Altın, binlerce yıldır kültürlerle iç içe geçmiş zengin tarihi ve değeri nedeniyle dünya çapında saygı görüyor. Altın içeren sikkeler MÖ 800 civarında ortaya çıktı ve ilk saf altın sikkeler bundan yaklaşık 300 yıl sonra Lidya Kralı Kroisos’un emriyle basıldı.

Yüzyıllardır insanlar çeşitli nedenlerle altın sahiplenmeye devam ettiler. Toplumlar ve şimdi de ekonomiler altına değer verdiler ve böylece değerini sürekli kıldılar. Diğer para birimi türleri işe yaramadığında geri döndüğümüz metaldir, bu da zor zamanlara karşı sigorta olarak her zaman bir değeri olduğu anlamına gelir. Aşağıda, bugün biraz altına sahip olmayı düşünmek için nedenler var.

  • Temel Çıkarımlar

Tarih boyunca altın, özel ve değerli bir meta olarak görülmüştür.

Bugün, altın sahibi olmak hem enflasyona hem de deflasyona karşı bir koruma sağlayabilir. Altın, küresel bir değer deposu olarak jeopolitik ve makroekonomik belirsizlik sırasında finansal koruma sağlayabilir.

  • Tarih Boyu Değerini Korumuştur

Kağıt para, madeni para veya diğer varlıkların aksine altın çağlar boyunca değerini korumuştur. İnsanlar altını, bir nesilden diğerine servetlerini aktarmanın ve korumanın bir yolu olarak görüyor. Antik çağlardan beri insanlar bu değerli metalin eşsiz özelliklerine değer veriyorlardı.

  • Enflasyon Koruması

Altın, çeşitlendirilmiş bir yatırım portföyünün önemli bir parçasıdır çünkü hisse senedi ve tahvil gibi kâğıt yatırımlarının değerinin düşmesine neden olan olaylara tepki olarak fiyatı artar. Altının fiyatı kısa vadede dalgalı olabilse de uzun vadede değerini her zaman korumuştur. Yıllar boyunca, enflasyona ve anapara birimlerinin erozyonuna karşı bir koruma görevi görmüştür ve bu nedenle dikkate değer bir yatırımdır.

  • Deflasyon Koruması

Deflasyon; fiyatların düştüğü, ticari faaliyetin yavaşladığı ve ekonominin 1930’ların Büyük Buhranından bu yana küresel olarak görülemeyen aşırı borç yükü altında olduğu bir dönem olarak tanımlanır. (2008 mali krizini takiben küçük bir deflasyon olmasına rağmen) Dünyanın bazı yerlerinde bunalım sırasında, altının göreli satın alma gücü artarken, diğer fiyatlar keskin bir şekilde düştü. Çünkü insanlar nakit biriktirmeyi tercih etmişti ve bunun için en güvenlisi o zamanlar altın ve altın madeni paraydı.

  • Jeopolitik Belirsizlik

Altın, finansal belirsizlik zamanlarında değerini koruduğu gibi jeopolitik belirsizlik olduğu zamanlarda da değerini korur. Sıklıkla “kriz malı” olarak adlandırılır, çünkü insanlar dünya gerilimi yükseldiğinde göreceli güvenliğine kaçarlar; bu tür zamanlarda altın, diğer yatırımlardan daha iyi performans gösterir. Örneğin altın fiyatları, Avrupa Birliği’nde yaşanan krizlere cevaben bazı önemli fiyat hareketleri yaşadı. Hükümetlere olan güven düşük olduğunda altın fiyatı genellikle çok yükselir.

  • Tedarik Kısıtlamaları

1990’lardan bu yana piyasadaki altın arzının çoğu, küresel merkez bankalarının kasalarından külçe altın satışlarından geldi. Küresel merkez bankaları tarafından yapılan bu satış, 2008’de büyük ölçüde yavaşladı. Aynı zamanda, madenlerden yeni altın üretimi 2000’den beri düşüyordu. Yıllık altın madenciliği üretimi 2000 yılında 2.573 metrik tondan 2.444 metrik tona düştü. 2011’de yaklaşık 2.700 metrik tona ulaşan üretimle üretimde bir toparlanma yaşandı. Yeni bir madeni üretime başlamak 5 ila 10 yıl sürebilir. Altın arzındaki azalma altın fiyatlarının artmasına neden olur.

  • Artan talep

Önceki yıllarda, yükselen piyasa ekonomilerinin artan zenginliği altına olan talebi artırmıştı. Ülkelerin çoğunda altın, kültürle iç içe geçmiştir. Hindistan, dünyanın en büyük altın tüketen ülkelerinden biridir; mücevher de dahil olmak üzere birçok kullanım alanı vardır. Bu nedenle, Ekim ayındaki Hindistan düğün sezonu, geleneksel olarak altın için en yüksek küresel talebin görüldüğü zamandır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir